
Kısırlık, çiftlerin bir yıl boyunca korunmasız cinsel ilişkide bulunmalarına rağmen çocuk sahibi olamamaları durumu olarak tanımlanır. Aynı zamanda kadın ve erkeğin üreme sistemiyle ilgili çeşitli hastalıkları kapsayan, oldukça karmaşık bir sorunlar dizisidir. Yapılan araştırmalara göre yeni evlenen çiftlerin yaklaşık %17’sinde kısırlık gündeme gelmektedir. Ancak, kısırlığın kimden kaynaklandığı ve nedenlerinin araştırılması için çiftlerin bir yılın sonunda mutlaka bir doktora başvurması gerekir.
Gelişen teknolojiyle birlikte tıbbın sunduğu olanaklar sayesinde, eskiden tedavisi mümkün olmayan kısırlık günümüzde çocuk sahibi olmayı engelleyici bir hastalık olarak görülmemektedir. Tüp bebek tedavi yöntemleri sayesinde, çiftlerin sorunlarına uygun tedavi planlanarak başarılı sonuçlar elde edilmektedir.
Günümüzde erkeklerin %30–40’ında, kadınların ise %40–50’sinde kısırlık vakaları görülmektedir. Bu vakaların çoğunda neden belirlenebilse de, %10–15’lik bir kısmında ise nedeni bilinmeyen kısırlık durumu söz konusudur. Bu durum “açıklanamayan infertilite” olarak adlandırılır.
Kısırlık şüphesiyle başvuran çiftlere eş zamanlı olarak çeşitli testler yapılır ve detaylı bir değerlendirme süreci yürütülür. Yapılan incelemeler sonucunda, kısırlığın kimden kaynaklandığı, nedeni ve türü belirlenerek tedavi şekli planlanır.
Primer İnfertilite: Daha önce hiç çocuk sahibi olmamış yeni evli çiftler için kullanılan bir terimdir. Genellikle fiziksel ya da biyolojik bir hastalıktan çok, psikolojik kökenli bir durum olarak değerlendirilir. Araştırmalara göre yeni evlenen çiftlerin %30’u ilk 3 ayda, %70’i ilk yılın sonunda, %80’i 2 yıl içinde ve %90’ı ikinci yılın sonunda bebek sahibi olmaktadır. Bu oranlar, yeni evli çiftler için normal kabul edilmektedir. Ancak iki yıl sonunda hâlâ gebelik gerçekleşmemişse, kısırlık söz konusu olabilir. Bu nedenle, çiftler iki yıl içinde çocuk sahibi olamamışsa, mutlaka uzman bir doktora başvurarak gerekli muayeneleri yaptırmalıdır.
Sekonder infertilite: Daha önce bir ya da daha fazla çocuk sahibi olan çiftlerin sonradan karşılaştığı kısırlık durumudur. Bu, sonradan kazanılmış bir infertilite türüdür. Genellikle yaşam tarzı değişiklikleri ya da çevresel faktörler nedeniyle üreme sisteminin olumsuz etkilenmesi sonucu ortaya çıkar.
Buna neden olabilecek başlıca etkenler arasında; çalışma ortamında radyasyon ya da kimyasal maddelere maruz kalma, yoğun stres, sağlıksız beslenme, yaşa bağlı fizyolojik değişiklikler, iltihaplı genital hastalıklar ve karın içi operasyonlar yer alır.
Kalıcı İnfertilite (Sterilite): Kalıcı infertilite, yani sterilite; kısırlık şüphesiyle yapılan muayene ve testlerde, kadın ya da erkekte herhangi bir sorun saptanamaması durumudur. Nedeni bilinmeyen, açıklanamayan ve tedavisi mümkün olmayan kısırlık türüdür. Adından da anlaşılacağı üzere kalıcıdır ve günümüz tıbbında tedavi seçeneği yoktur.
Kadınlarda kısırlık genellikle yaşa bağlı olarak yumurta rezervlerinin azalması ve buna bağlı pelvik sorunlarla ilişkilidir. Kadınların yaklaşık %30’unda yumurtlama bozuklukları, rahme ait patolojik oluşumlar ve doğuştan gelen anatomik anomaliler nedeniyle kısırlık görülebilmektedir.
Kadınlarda en sık karşılaşılan kısırlık nedenleri şunlardır:
Erkek kısırlığı vakalarının yaklaşık %30’unda, sperm sayısı ve kalitesinin yetersiz olduğu görülmektedir. Sperm sayısının yanı sıra, sperm hücrelerinin şekli (morfolojisi) ve hareket kabiliyeti de gebelik için önemlidir. Ayrıca sperm üretimini ve kalitesini etkileyen hastalıklar ve cinsel işlev bozuklukları da erkek infertilitesine neden olabilir.
Erkeklerde kısırlığa yol açabilen başlıca nedenler şunlardır: