
İntrauterin (rahim içi) gelişme kısıtlılığı (İUGR), anne rahmindeki bebeğin genel gelişme kapasitesinin altında gelişimi olarak tanımlanan gebelikte sıklıkla görülebilen bir komplikasyondur. Normal pratikte sıklıkla 20. gebelik haftasından sonra ölçülen fetal biyometrik parametrelerin, genel populasyonun %90’nının gösterdiği gelişim çizgisinden farklı olarak en az gelişim gösteren %10’luk bölümünde olması durumu olarak ifade edilir. Bu ifadeden yola çıkarak gebeliklerin %10’nunda intrauterin gelişme kısıtlılığı tanısı konur. İntrauterin gelişme geriliği tanısı konulması ileride gelişme riski artmış obezite, tip 2 diabet ve kalp hastalıkları riski nedeni ile gebelik, yenidoğan, çocukluk ve yetişkinlik döneminde artmış sakatlık ve ölüm riskiyle ilişkilidir. Bu nedene gebelik takibinde intrauterin gelişme kısıtlılığı tanısı konulması halk sağlığı açısından da önemlidir. Enfeksiyon ajanları, kromozomal veya genetik anomaliler, kalıtımsal malformasyonlar, sigara intrauterin gelişim kısıtlılığına sebep olabilir. Ancak en sık sebep plasentanın bebeğin ideal gelişimini sağlamada yetersiz kalmasıdır ki buna plasental yetmezlik denir. Plasental yetmezliğe bağlı İUGR, sıklıkla gebeliğin son üçüncü ayında preeklampsi olarak ifade edilen yüksek tansiyon ve idrarda protein kaçağı ile seyreden, hayati öneme sahip bir hastalığın klinik ve biyolojik bir bulgusu olarak ortaya çıkar. Bu nedenle gebelik takiplerinde bebeğin gelişiminin takibi ve intrauterin gelişme kısıtlılığı tanısının konulması önemlidir.
Bir bebek yeterli oksijen ve besin alamıyorsa, gerekli büyüme potansiyelini gösteremez. daha az sıklıkta da genetik durumlar büyüme potansiyelini etkileyebilir. Aşağıda İUGR gelişiminin en sık nedenleri listelenmiştir;
Ek olarak, gebelik öncesi düşük kilolu olan, gebelikte yeterince kilo alamayan ve yüksek rakımlarda yaşayan gebeler küçük bebeklere sahip olabilir.
Yukarıdaki listede belirtilen problemlerin varlığı durumunda gebelik takiplerinde ultrason ile gelişim takibi daha da önem arz eder.