
Tıp dilinde, Molar Gebelik veya Mol Hidatiform, toplum içerisinde ise Üzüm Gebeliği şeklinde ifade edilen hamileliğin bu anormal şekli, Gestasyonel Trofoblastik Hastalıklar grubu içinde yer alan özel bir durumdur. Mol gebeliği, plasentanın anormal bir şekilde gelişim göstermesi ile alakalı olarak ortaya çıkar. Rahim içinde üzüm tanesini andıran çok sayıda oluşumlar içerir. Bu durum ile karşılaşma olasılığı, 1000 hamilelikte 1 olarak ön görülmektedir. Daha önceden mol gebelik geçmişi olan anne adaylarında, tekrar mol gebelik ile karşılaşma olasılığı neredeyse 10 kat kadar artar ve %1 seviyesine yükselir. Anne yaşı ile doğru orantılı olarak da artış gösterir.
Olguların neredeyse tamamında muhakkak bir şikayete rastlanır. Hamile olan bir hastada, muhakkak diğer nedenler ile beraber düşünülmesi gerekir. Koyu kahverengi olabileceği gibi açık kırmızı renkli olarak da karşımıza çıkabilir.
Bu belirti, olguların neredeyse % 50sinde bulunur. Rahim (uterus), normal hamilelik döneminde olması gerekenden ciddi anlamda büyüktür. Hamilelik hücrelerinde fark edilir derecede artış ve kanama bölgelerinin olması ile alakalı olarak rahim boyutunda büyüme görülür.
Bu belirtilerin dışında;
Molar gebeliklerin tanısı yapılacağı zaman, az önce ifade edilen semptomları mevcut olan hastaların, kan testleri ve ultrasonografik değerlendirmeleri ile beraber tanıda kesinlik oluşur.
Hamilelik dönemi içerisinde salgılanmakta olan bir maddedir. Normal hamileliklerde B-hCG hamilelik döneminin 12 haftasına gelinene kadar 50 bin ile 100 bin seviyelerine kadar artış olduğu görülür. Ancak bu değer ilerleyen zamanlarda azalmaya başlar. Anne adayında, bu değerlerin çok daha üzerlerinde B-hCG değerinin saptanması halinde, hastalık tanısı açısından düşünülmesi gerekir.
Bu hastalık için karakteristik ultrasonografik görüntülerin saptanması ile beraber hastaya çok rahat bir şekilde gerekli tanı konabilir. Transvajinal ultrasonografi erken tanının yapılmasında oldukça önemli bir yere sahiptir.
Evet mümkündür. Tedavi, anne adayında bulunan üzüm gebeliğinin küretaj yöntemi ile boşaltılmasıdır. Ancak tedavinin yapılacağı sırada hastanın mevcut olan şikayetleri, kanamanın oranı, kadının yaşı, çocuk isteği de dikkate alınarak gerçekleştirilmelidir.
Hasta, üzüm gebeliğinin bir kısmını vücudundan atılarak hastaneye gelinirse, bununla beraber rahimi küçüldüğü ve sert olduğu da teşhis edilirse, keskin kürtaj ile derhal hamilelik boşaltımı gerçekleştirilebilir.
Ancak rahimin daha büyük ve gevşek olması halinde ise, yapılması gereken şey vakum ile kürtaj, daha sonrasında ise keskin kürtaj işlemleri gerçekleştirilmesidir. Bu yöntemler sayesinde üzüm gebeliğinin tümü rahimden boşaltılır.
Daha önce düşürmemiş, kanaması olmayan olgularda teşhisin koyulması halinde, hastanın genel sağlık durumu göz önüne alınarak en kısa sürede hamilelik boşaltılması gerçekleştirilir. Üzüm gebeliği ile alakalı olarak seyir eden tiroid bezinin aşırı çalışması, yüksek tansiyon, hızlı veya yavaş gelişmiş kan kaybı, kansızlık, vücut sıvısın azlığı ve solunum sıkıntısı gibi durumlar da, uygun tedavi ile düzeltilmesi için uğraşılır.
Hasta çocuk yapmak istemiyor ise, rahim alınması etkin bir tedavi yöntemi olarak kullanılmaktadır.
Gerçekleştirilebilecek olan tedavi yöntemlerini özetleyecek olursak;
Hastalara negatif B-hCG sağlanmasından sonra, 1 yıl boyunca hamile kalmamaları önerilir. Rahmin delinme ve kanama riskinin mevcut olması ile alakalı olarak, rahim içi araçların (spiral) kullanılması da önerilmez. Bu sebepten dolayı, kadın için korunma yolu doğum kontrol hapları şeklinde olmalıdır.
Önceden üzüm gebelik geçirme öyküsü, üzüm gebelik gelişimi için bir risk artışı meydana getirir.
Bir defa üzüm gebeliği geçirmiş olan kadınlarda, ilerleyen zamanlarda elde edilecek olan hamileliklerinde, hastalığın tekrardan nüks etme riskini artmaktadır. Üzüm gebeliği geçirmiş olan kadınlarda, bir sonraki hamileliklerinde üzüm gebeliği gelişme olasılığı yaklaşık %2’dir. Aynı zamanda geçirilen üzüm gebelik miktarında artış oldukça, risk te orantılı bir şekilde artar. Ancak bunlara rağmen, meydana gelecek olan hamilelikte sakatlık olasılığını artırmaz.