
Tüp bebek tedavisi infertil(kısır) çiftler için tek seçenek değildir. Bazen sadece yumurtlama takibi yaparak düzenli ilişki sağlamak bile gebeliği kolaylaştırabilir. Buna karar vermek için hastanın problemi hakkında tam teşhis koyulması ve uygun tedavi seçeneğinin hastaya sunulması gerekmektedir. Yapılacak tedavi seçenekleri içinde yumurtlamanın uyarılarak düzenli ilişki sağlanması ya da aşılama tedavisi eklenmesi, tüp bebek tedavisi ya da bazen sadece cerrahi bir operasyonla var olan problemin ortadan kaldırılması olabilir.
Kadınlarda adet döneminin hemen başında başlayan ve iki adet periyodunun genelde ortalarında olan yumurtlama çoğu kez bir tane yumurtanın atılması durumudur. Tedavi altına alınan hastalarda yumurtanın gelişmesini sağlamak ve tüp bebek yapılacak hastalarda yumurta sayısını arttırmak amacıyla dışarıdan ilaç verilmesine yumurta uyarılması denir.
Aşılama yöntemi erkekten alınan semen örneğin özel işlemlerden geçirilerek hareket ve canlılık oranı yüksek olan bölümünün anne adayının rahim içine bir kateter yardımıyla verilmesi işlemidir. Genelde yumurta uyarılma işlemi yapılan ve normal fizyoloji taklit edilerek tek yumurta gelişimi sağlanan hastalara uygulanır.
Başarı şansı çiftin özelliği ve uygulanan ilaç tedavisine göre değişmekle birlikte genelde % 15-20 arasındadır.
Aşılama yapılacak çift öncelikle birlikte değerlendirilmelidir. Bayanın Jinekoljik muayenesi, erkeğin ürolojik muayenesi ve semen analizi sonrası anne adayından tüplerin ve rahimin durumunu gösteren rahim filmi istenmelidir. Adetin ikinci veya üçüncü günü yapılan hormonal tetkikler bunlara eklenir.
Teorik olarak böyle bir sınırlama anlamsız olabilir. Ancak 3 kez aşılama yapılmasına rağmen gebelik oluşmuyorsa tüp bebek tedavisine geçmek uygun olacaktır.
Klasik tüp bebek; kadından alınan yumurtaların spermlerle laboratuvar ortamında karşılaştırılarak spermin kendi çabasıyla yumurtayı döllemesidir. Mikroenjeksiyon yöntemi ise spermlerin mikroskop yardımıyla tek tek yumurtaların içerisine yerleştirilmesi durumudur.
Genç ve yeni evli çiftler için iki senelik korunmasız ilişki sonrası %90 oranında gebelik beklentisi vardır. İki senelik korunmasız ilişkiye rağmen gebelik elde edilmediyse yardımcı üreme tekniklerinden destek almak gerekmektedir. Kadın yaşı otuz beşin üzerindeyse evlilik süresi gözetilmeksizin tedavi planlaması yapılmaktadır.
Erkek hastanın sperm sayısının 5 milyonun altında olduğu durumlarda, kadın hastanın tüplerinin çalışmadığı ya da yumurta sayısının azaldığı durumlarda ve 2 yada 3 aşılama denenmesine rağmen gebelik elde edilmediği takdirde tercih tüp bebek yöntemini denemek olacaktır.
Tüp bebek tedavisinden önce erkek hasta için semen analizi zorunludur. Bu testin sonucunda çıkabilecek olan sperm yokluğu (azospermi) durumunda ameliyat (mikrotese) ile sperm bulunabileceği veya yine bu testin sonucunda tespit ettiğimiz ciddi şekil bozukluklarında döllenme ile ilgili sorunlar yaşanabileceği bilgisi hastaya verilebilmektedir. Kadın hasta için adetin 2 veya 3. günü yapacağı hormonal testler ile (erken menopoz, yumurta tembelliği, tiroit bezi hastalıkları, süt hormonu yüksekliği) yumurtalık fonksiyon bozuklukları ortaya çıkarılmaktadır. Kadın hastalarda ayrıca şüpheli bazı durumlarda HSG ile rahim ve tüpler değerlendirilebileceği gibi bazı durumlarda ise sadece histeroskopi ile rahim yapısının değerlendirilmesi yeterli olacaktır.
Tedavi protokolleri seçilirken hastanın yaşı, yumurtalık rezervi , vücut kitle indeksi ve daha önce geçirmiş olduğu tedaviler dikkate alınarak tercih yapılmaktadır. Tercih ettiğiniz protokol doğrultusunda 15 ya da 40 gün süren tedaviler yapılabilmektedir.
Gastrointestinal yan etkileri , şişkinlik , baş dönmesi en yaygın yan etkileridir.bunlar dışında tedavi süresince yumurtaların büyümesine bağlı olarak kasık ağrıları hissedilebilmektedir. Tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçların etkinliği 24 saat ile sınırlıdır.
Ultrasonografi ile yapılan kontrollerde en az üç adet 17 mm ve üzerinde yumurta oluşturabilmiş iseniz yumurtalar toplanabilecek olgunluğa erişmiştir.
Transfer günü embriyo kalitesine göre belirlenmektedir. Türkiye’de genellikle üçüncü gün transferleri yaygın iken, yumurta kalitesi dış ortam koşullarında ( laboratuar) bozuluyorsa ikinci gün, dış ortam koşullarına dayanabiliyor ve kalitesini koruyabiliyorsa 5. gün transferleri de planlanmaktadır. Biz kliniğimizde daha çok 5.gün transferi gerçekleştiriyoruz.
Hastaya göre seçtiğiniz protokol, tedavi başında uyguladığınız doz ,ilaç uygulama süreniz ve laboratuvar koşullarınız kalitenizin ve başarınızın belirleyicisidir.
Tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçların gelişen bebek üzerinde bilindik bir yan etkisi olmamakla birlikte ; yüksek doz ilaç uygulamalarında yumurta kalitesinin bozularak ( aneuploidi) kromozom anomalileri yaratmak suretiyle gebelik başarısını engellediği bilinmektedir.
Tüp bebek işleminin maliyeti klinikten kliniğe , hastadan hastaya farklılık gösterebilmektedir. Klinikler arası fark; tedavi sırasında embriyo kalitesini arttırmak adına tercih ettiğiniz araç gereçlere bağlı olarak değişebilmektedir. Hastalar arasındaki fark ise hastanın yaşına , kilosuna ve yumurtalık rezervine göre kullandığınız ilaç dozuna göre artar ya da azalır.
Tüp bebek gebeliklerinde çoğul gebelikler izlenebilmektedir. Bu tip gebeliklerin erken doğum riski nedeniyle sık aralıklarla takip edilmesi uygundur. Bunun dışındaki tekiz gebeliklerde özel bir takip ya da yatak istirahati gerekmemektedir.
Hasta güvenliği maksimum önemlidir. Bu nedenle hasta ve eşinin kimlik bilgileri tedavinin her aşamasında doğrulanır. Yumurta toplama günü ve mikroenjeksiyonun gerçekleştirileceği gün bir kez daha mutlaka doğrulanır. Hasta tedavisiyle ilgili bilgiler hakkında sorgulanarak uygun saatte yumurta toplama ve döllenme işlemleri gerçekleştirilir. Bu titizlikle yapılan kontroller nedeniyle böyle bir karışıklık mümkün değildir.
Yapılan çalışmaların sonucunda tüp bebek gebeliklerinde normalden daha fazla kromozom anomalisi izlenmediği bildirilmiştir. Buna dayanarak genetik anomaliye bağlı düşükler aynı oranda izlenmektedir. Ancak tüp bebek yöntemiyle çoğul gebelik elde etme sıklığı arttığındanl ge çoğubeliğe bağlı düşük ve erken doğum oranı artmaktadır. Ülkemizde 2010 yılında Sağlık Bakanlığımızın yayınladığı yeni yönetmelik doğrultusunda 35 yaş altındaki hastalara tek embriyo transferi zorunluluğu getirildi. Bu sebeple çoğul gebelik oranları eskiye göre azaldı. Dolayısıyla erken doğum ve komplikasyon oranları da azaldı.