
En az 3 tüp bebek tedavi girişiminde iyi kalitedeki embriyo transfer edilmesine karşın, hamilelik oluşmaması ya da toplamda 10 ya da daha fazla embriyonun transferine rağmen hamilelik elde edilememesi, ”tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı” diye adlandırılan bir durumdur. Fakat son 3 yılda değişen embriyo transfer sayıları değerlendirildiğinde, şayet bir embriyo transferi gerçekleştiriliyor ise, 4 başarılı olmayan tüp bebek uygulaması ya da 2 tane yüksek kalitede blastosist transferi uygulanmış 2’den fazla başarılı olamayan tüp bebek tedavi yöntemi, tekrar eden tüp bebek başarısızlıkları olarak kabul edilir.
İlk olarak hamileliğin gerçekleşmesi ve embriyonun tutunabilmesi için, embriyodan gelen sinyallerin ve rahim tarafından gönderilen sinyallerin birbiri ile uyum göstermesi gerekir. Molekülde çok minik şekilde bir kırık olsa dahi, tutunma oluşmayabilir. Bu gibi durumların incelemesi ya da testini yapmak mümkün değildir. Embriyonun rahime tutunması ”rastgele” diye adlandırabileceğimiz bir şans işidir. Ve çoğunlukla gizemli bir süreci kapsar. Sperm döller ve yumurta da döllenir. Bu iki yeti ele alındığında, bu iki gamet hücresi kaynaklı sorunların embriyo kalitesine etkisinin çok kesin olduğu anlaşılır. Ancak embriyo kalitesi çok çok iyi durumda olsa dahi, embriyo genetik olarak da çok iyi olsa da tutunmanın oluşmaması ya da olsa bile zayıf olup düşükle neticelenebilmesi bütün bilim insanlarını implantasyona yoğunlaştırır. İmplantasyon, tutunma anlamına gelir ve embriyo seçim koşullarını üzerinde tartışmaya itmiştir.
Günümüzde iki nokta üzerinde durulmaktadır. Birincisi sperm tercihi ile alakalı incelemeler, ikincisi ise implantasyon yani tutunmayla ilgili noktalardır. En iyi kalite embriyo diye lanse edilen embriyoların tutmadığı yerde, 3.kalite embriyolardan çoğul doğumlarının olması hali, bilimsel olarak aşılan yolların ne kadar kısa olduğunu belli etmektedir. Çoğunlukla, hamileliğin gerçekleşmesi imkansız görülen kadınların hamile kalabilmesi buna bir örnek teşkil edebilir. Bu sebeple de kişilerin bu bilince sahip olması gerçekçi ve sağlıklı olacak, tüp bebek için hayal kırıklığı yaşamayı önleyebilecektir. Embriyoların tutunması adına en mühim denge, östrojen ve progesteron hormon dengesinin bozulmasına engel olmak, ortak görüşe varılan bir konudur.
Tüp bebek uygulamasında oran östrojen yönüne değişim gösterme sebebi dolayısıyla embriyo transferi ardından kesinlikle progesteron yardımı alınması tavsiye edilmekte ve ihtiyaç halinde fazlaca yüklenilmesi salık verilmektedir. Bu iki temel hormonun dışında implantasyon başarısızlığına sebep olan pek çok etken bulunmaktadır.
Embriyoların tutunmasının sağlıklı şekilde gerçekleşmesi için, embriyo transferinin de çok büyük önemi mevcuttur. Şayet aktarım yöntemleri sağlıklı şekillerde gerçekleştirilmiyorsa, tutunma gerçekleşemeyecektir. Ya da bozuk olması ihtimaller dahilindedir. Tutunmanın önündeki en büyük engellerden biri de rahim içinde oluşabilen sorunlardan olan yapışıklık, miyom, polip, enfeksiyon ve yabancı madde kalıntıları gibi etkenlerdir. Bu gibi sebeplerin mevcut olması embriyonun tutunmasına engel teşkil edebilecek sebeplerdir. Bozuk tutunma ya da tutunmanın olmaması gibi ihtimaller gerçekleşecektir.Ender olarak rahim içine aktarılan embriyolar tüplere doğru giderek oralarda takılabilir. Bu da dış gebelik adı verilen sorun olarak engel teşkil edebilir. Yanlış Bölgede Tutunma kusuru olarak isimlendirilebilir .
Embriyo tutunmasının sağlıklı olabilmesi için rahim kasılma işlemlerinin yukarı doğru olacak şekilde gerçekleşmesi gerekir. Bu şekilde olmuyorsa, embriyonun tutunma yeri dışına gitme ihtimali bulunmaktadır. Başka bir önem teşkil eden konu ise, şayet uterus iç duvarı olan endometriumun altındaki damarlanmada direnç fark edildiyse tutunma gerçekleşmez. Bu fark edilmez ise, tüm emek boşa çıkabilir. Uterin sub endometrial damarlanmada direnç tespit etmek meşakkatli bir iş olduğundan, kullanımda yaygınlığa sahip olamamıştır.
Başka bir sorun ise, tutunmanın oluştuktan sonraki damarlanmalarda gerçekleşen sorunlardır. Bu durum takip altında olmadığı için embriyo transferi ardından kişiye bebe aspirini ve düşük molekül ağırlıklı heparin ilaçları uygulanarak bozuk damarlanma engellenebilir. Embriyo tutunması neredeyse 40 tane değişkenden etkilenir. Bunların yanı sıra binlerce moleküler işlemler ile oluştuğu bilinir ise, hamilelik gerçekleşmediğinde bunun sebeplerinin anlatılmasının ne denli zor olduğu anlaşılabilir.

Bebeğin oluşum aşamaları tek bir değişken ile açıklanamayacak kadar komplike olaylardan meydana gelir. Açıklanabilen tek bir mekanizmadan bahsetmek mümkün değildir. Tüp bebek tutmama sorunu yaşayan adaylar daha geniş bakış açısıyla değerlendirilip, yeni bir tedavi uygulamaya başlamadan önce, detaylı incelemelere tabi tutulmalıdır.