Tüp bebek tedavisindeki olası riskler
Uygulanan her tedavi tekniğinde olduğu gibi tüp bebek tedavisinde de % 1–2 oranında istenmeyen sorunlarla karşılaşma riski vardır. Bu yöntemin getirebileceği en büyük risk, deneyimli kliniklerde % 1 oranında karşılaşılan, kilo alımı, karın bölgesinin genişlemesi, karın ağrısı ve yumurtalıklarda büyüme ön belirtileri ile tanı konulan ve ender olarak hastane koşullarında tedavi gerektiren “Aşırı Uyarım Sendromudur” (OHSS=Ovarian Hiperstimulason Sendromu). Ayrıca tüp bebek tedavisi ardından çoğul hamilelik oluşması durumunda, erken doğum ve düşük ağırlıklı bebek doğumu gibi riskler fazlalaşmaktadır.
Hayati ciddiyeti olmayan bu riskler haricinde tüp bebek yöntemi, anne adayının ya da bebeğin sağlığını tehdit edebilecek hiçbir risk taşımaz. Tüp bebek tedavisi ile yumurtalıkların uyarılması için uygulanan hormon tedavilerinin ise yumurtalık ve meme kanseri riskine sebep olduğu yönündeki bilgiler ve düşünceler, kanıtlanmış değildir.
Aşırı uyarım sendromu
Aşırı uyarım sendromu, uygulanan uyarıcı hormon tedavilerine vücudun aşırı derecede cevap vermesi ve bununla ilgili olarak vücuttaki östrojen hormonu düzeyinin aşırı derecede artması, yumurtalıkların aşırı derecede büyümesi biçiminde tanımlanabilir.
OHSS’de kilo artışı, karın bölgesinin genişlemesi, karın ağrısı ve yumurtalıklarda büyüme ön belirtilerinde;
bulantı
kusma
ishal
gerginlik
akciğer ve karın içinde sıvı birikimi
nefes alışverişinde zorlanma
idrar miktarının azalması
tansiyonun düşmesi
böbrek ve karaciğer fonksiyonlarında bozulmadan, vücuttaki elektrolit dengesinin bozulmasına kadar değişebilen bir yelpaze takip edilebilir.
Aşırı uyarım sendromu olgunlaştırma iğnesinin yapılmasından 3–7 gün içerisinde ortaya çıkabileceği gibi 12–17 gün sonra da oluşabilir. Hafif ve orta seviyelerde izlenen OHSS, protein bakımından zengin beslenme, bol sıvı alımı ve dinlenme ile sıklıkla hastanede tedaviye ihtiyaç kalmadan kontrol altına alınabilir. OHSS’nin ileri seviyede olması durumunda ise hastanede tedaviye ihtiyaç duyulmakta, damar yoluyla kişiye albumin ve sıvı desteği yapılmakta ve pıhtılaşmaması için kan sulandırıcı ilaçlar verilmektedir.
Tüp bebek tedavisi sırasında hastanın kilo ve karın bölgesi ölçümleri ve düzenli kan tahlilleri yapılarak tedavinin etkinliği izlenir. Karın içinde biriken sıvının seviyesinin çok fazla olması halinde sıvının dışarıdan müdahale ile boşaltılmasına ihtiyaç duyulabilir. İyileşme süreci 10 gün ile 3 hafta arasında tamamlanır.
Tüp bebek sürecinde Ohss oluşumu
Tüp bebek tedavisi sürecinde OHSS’nin ortaya çıkmaması için uygulanacak hormon tedavisinin dozu anne adayının yaşı, yumurtalıklarının rezerv durumu, kilosu ve varsa daha önceden uygulanan tedavilere vücudunun verdiği yanıt da değerlendirilerek hastaya özel olarak belirlenir. Bu bakımdan deneyimli bir tüp bebek kliniğinde karşılaşılan OHSS vakaları %1’i geçmez. Son senelerde ilaç dozunun yüksek oranda tutulmasının yumurtanın kalitesini olumsuz olarak etkilediği konusunda görüş birliğine varılmış olması sebebiyle ilaç dozlarının daha düşük seviyede kullanımı giderek artmaktadır.
Tüp bebek esnasında kullanılan ilaçlar ve etkileri
Tüp bebek tedavisinde uygulanan ilaçlar ile vücuttaki çeşitli hormonların seviyelerinin arttırılması, dolayısıyla infertilitenin giderilmesi amaçlanmaktadır. Bu hormonların yumurtalık, rahim ve meme kanserlerini tetikleyici etkisi sebebiyle teorik olarak bu kanser çeşitlerini de tetikleyebileceği düşünülmektedir. Buna karşın bu kanser çeşitleri ile infertilite ilaçları arasında kesin bir bağlantı kurulamamıştır.
Bunların aynı sıra, anne adayının hayatı boyunca gebelik ve doğum sürecini yaşamaması da yumurtalık, rahim ve meme kanserine yakalanma ihtimalini yükselten diğer bir etkendir. Bu kanser çeşitleri östrojen hormonunun tüp bebek tedavisinde uygulanan biçimde geçici olarak yükselmesiyle değil, uzun dönem yüksek seviyelerde kalması ve progesteron hormonu ile dengelenmemesi neticesinde oluştuğu da akıldan çıkarılmamalıdır.
Comentarios