Mol gebelik nedir?
Tıp dilinde, “Molar Gebelik” veya “Mol Hidatiform”, toplum içerisinde ise “Üzüm Gebeliği” şeklinde ifade edilen hamileliğin bu anormal şekli, “Gestasyonel Trofoblastik Hastalıklar” grubu içinde yer alan özel bir durumdur. Mol gebeliği, plasentanın anormal bir şekilde gelişim göstermesi ile alakalı olarak ortaya çıkar. Rahim içinde üzüm tanesini andıran çok sayıda oluşumlar içerir. Bu durum ile karşılaşma olasılığı, 1000 hamilelikte 1 olarak ön görülmektedir. Daha önceden mol gebelik geçmişi olan anne adaylarında, tekrar mol gebelik ile karşılaşma olasılığı neredeyse 10 kat kadar artar ve %1 seviyesine yükselir. Anne yaşı ile doğru orantılı olarak da artış gösterir.
Kimlerde gelişme riski fazladır?
20 yaş altı ve 35 yaş üstü gebeliklerde çok daha fazla oranda görülür. Baba yaşının bir önemi yoktur.
Daha önceden üzüm gebeliği geçirme hikayesi olan kadınlar.
Düşük sosyoekonomik düzeyli kadınlar
Beslenme bozukluğu olan ve düşük protein tüketimi olan kadınlar
Doğum kontrol hapı kullanan kadınlar
Anne “ A”, baba “0” veya baba “A”, anne “0” kan grubuna sahip gebelikler.
Sigara kullanımı
Beyaz ırk
Genetik faktörler
İyonize radyasyona maruz kalan kadınlarda üzüm gebelikleri bakımından komplikasyon artışı bulunmaktadır
Molar gebeliğin meydana gelmesinde ki en önemli ve en etkili risk etkenlerinden biri anne yaşıdır.
Belirtileri nelerdir?
3.1 Vajinal kanama
Olguların neredeyse tamamında muhakkak bir şikayete rastlanır. Hamile olan bir hastada, muhakkak diğer nedenler ile beraber düşünülmesi gerekir. Koyu kahverengi olabileceği gibi açık kırmızı renkli olarak da karşımıza çıkabilir.
3.2 Rahim (Uterus) boyutunun normale göre daha büyük olması
Bu belirti, olguların neredeyse % 50sinde bulunur. Rahim (uterus), normal hamilelik döneminde olması gerekenden ciddi anlamda büyüktür. Hamilelik hücrelerinde fark edilir derecede artış ve kanama bölgelerinin olması ile alakalı olarak rahim boyutunda büyüme görülür. Bu belirtilerin dışında;
Bebekte kalp atışları duyulamaz
Olguların yaklaşık %25 civarında, aşırı derecede bulantı-kusma ve hamilelik semptomlarında aşırılık görülür
Hamilelik zehirlenmesi denilen tablonun, hamileliğin 24. haftasından önce meydana çıkması
Hastalığa ismini veren üzüme benzeyen keseciklerin vajenden dışarı akıntı veya kanama ile beraber gelmesi
Tiroid bezlerinin aşırı çalışması (Olguların %20’sinde görülür.)
Akciğerlere pıhtı atması ve buna bağlı olarak gelişen ani başlangıçlı nefes darlığı (Hastaların %2-3’ünde görülebilir)
Yumurtalıkta gebeliğe ve hastalıktaki aşırı artmış gebelik hormonuna bağlı olarak büyük kistler (teka-lutein kistleri) gelişebilir.
Bu kistler kanama veya yumurtalıkta dönmeye (torsiyon) neden olursa ani başlayan şiddetli karın ağrısına yol açabilirler.
Nasıl tanı koyulur?
Molar gebeliklerin tanısı yapılacağı zaman, az önce ifade edilen semptomları mevcut olan hastaların, kan testleri ve ultrasonografik değerlendirmeleri ile beraber tanıda kesinlik oluşur.
4.1 B-hCG testi
Hamilelik dönemi içerisinde salgılanmakta olan bir maddedir. Normal hamileliklerde B-hCG hamilelik döneminin 12 haftasına gelinene kadar 50 bin ile 100 bin seviyelerine kadar artış olduğu görülür. Ancak bu değer ilerleyen zamanlarda azalmaya başlar. Anne adayında, bu değerlerin çok daha üzerlerinde B-hCG değerinin saptanması halinde, hastalık tanısı açısından düşünülmesi gerekir.
4.2 Ultrasonografi
Bu hastalık için karakteristik ultrasonografik görüntülerin saptanması ile beraber hastaya çok rahat bir şekilde gerekli tanı konabilir. Transvajinal ultrasonografi erken tanının yapılmasında oldukça önemli bir yere sahiptir.
Molar hamileliğin tedavisi mümkün müdür?
Evet mümkündür. Tedavi, anne adayında bulunan üzüm gebeliğinin kürtaj yöntemi ile boşaltılmasıdır. Ancak tedavinin yapılacağı sırada hastanın mevcut olan şikayetleri, kanamanın oranı, kadının yaşı, çocuk isteği de dikkate alınarak gerçekleştirilmelidir.
Hasta, üzüm gebeliğinin bir kısmını vücudundan atılarak hastaneye gelinirse, bununla beraber rahimi küçüldüğü ve sert olduğu da teşhis edilirse, keskin kürtaj ile derhal hamilelik boşaltımı gerçekleştirilebilir. Ancak rahimin daha büyük ve gevşek olması halinde ise, yapılması gereken şey vakum ile kürtaj, daha sonrasında ise keskin kürtaj işlemleri gerçekleştirilmesidir. Bu yöntemler sayesinde üzüm gebeliğinin tümü rahimden boşaltılır.
Daha önce düşürmemiş, kanaması olmayan olgularda teşhisin koyulması halinde, hastanın genel sağlık durumu göz önüne alınarak en kısa sürede hamilelik boşaltılması gerçekleştirilir. Üzüm gebeliği ile alakalı olarak seyir eden tiroid bezinin aşırı çalışması, yüksek tansiyon, hızlı veya yavaş gelişmiş kan kaybı, kansızlık, vücut sıvısın azlığı ve solunum sıkıntısı gibi durumlar da, uygun tedavi ile düzeltilmesi için uğraşılır. Hasta çocuk yapmak istemiyor ise, rahim alınması etkin bir tedavi yöntemi olarak kullanılmaktadır.
Gerçekleştirilebilecek olan tedavi yöntemlerini özetleyecek olursak;
Aspirasyon kürtaj (Sadece kürtaj işlemi yapılır ev bu en sık kullanılan yöntemdir.)
Rahmi kasmaya yaran oksitosin prostoglandin gibi ajanlar
Histeretomi (rahim ameliyat ile açılır ve içi boşaltılır)
Histerektomidir. (rahimin alındığı ameliyat tipidir.)
Boşaltım işleminin ardından kontrol ve takip nasıl yapılır?
Molar gebeliğin boşaltılmasının ardından, genelde kabul edilen kontrol ve takip süresi 1 yıldır.
B-hCG değerinin tedavi yapıldıktan sonra muhakkak sıfırlanması gerekir. 3 defa arka arkaya negatif Beta-hCG değeri elde edilene kadar, kanda Beta-hCG tahlili hafta bir yapılmalıdır.
İlerleyen zamanlarda ise, yapılması gereken takip ayda bir defa olur. Daha önceleri 2 haftada bir, iyileşme gerçekleştikten sonra, 1 yıl süre ile her 3 ayda bir jinekolojik muayenenin muhakkak yapılması zorunludur.
B-hCG test değerinin kontrol edilmesi sırasında, mevcut olan değerlerde düşme yerine yükselme olduğu saptanır ise, o zaman tedaviye kemoterapi de ilave edilebilir.
Boşaltım işleminden sonra korunmaya gerek var mı?
Hastalara negatif B-hCG sağlanmasından sonra, 1 yıl boyunca hamile kalmamaları önerilir. Rahmin delinme ve kanama riskinin mevcut olması ile alakalı olarak, rahim içi araçların (spiral) kullanılması da önerilmez. Bu sebepten dolayı, kadın için korunma yolu doğum kontrol hapları şeklinde olmalıdır.
Molar Hamilelik, daha sonra ki hamilelikleri de etkiler mi?
Önceden üzüm gebelik geçirme öyküsü, üzüm gebelik gelişimi için bir risk artışı meydana getirir. Bir defa üzüm gebeliği geçirmiş olan kadınlarda, ilerleyen zamanlarda elde edilecek olan hamileliklerinde, hastalığın tekrardan nüks etme riskini artmaktadır. Üzüm gebeliği geçirmiş olan kadınlarda, bir sonraki hamileliklerinde üzüm gebeliği gelişme olasılığı yaklaşık %2’dir. Aynı zamanda geçirilen üzüm gebelik miktarında artış oldukça, risk te orantılı bir şekilde artar. Ancak bunlara rağmen, meydana gelecek olan hamilelikte sakatlık olasılığını artırmaz.
Erken Tanı İçin Neler Yapılabilir?
Normal şartlarda, bütün hamileliklerde, 5 ile 6. Hamilelik haftasının içerisinde hamileliğin bulunup bulunmadığı, bebeğin kalp atışının saptanması ve yerleşim yerinin tespit edilmesi amacı ile düzenli bir şekilde ultrasonografi yapılması gereklidir.
Gerçekleşen bu inceleme esnasında, üzüm gebeliği bulunuyor ise, zaten hemen saptanır. Buna takviye olarak, hamilelik testi olan beta hcg testi yapıldığı zaman, beklenen değerin çok üzerinde bir değere ratlanmaktadır.
Burada asıl önemli olan, daha önceden üzüm gebeliği geçiren anne adaylarının, bir sonraki hamileliklerinde yeniden nüks etme riski olması sebebinden dolayı, daha erken dönem içerisinde doktora başvurmaları gerekmektedir.