Kısırlık, bir sene boyunca düzenli ve korunmasız cinsel ilişkiye rağmen bir sene boyunca gebe kalamama durumudur. Günümüzde kısırlık sorunu için oldukça çeşitli yöntemler geliştirilmeye devam etmektedir. Bunlardan en umut vaat edenlerinden biri de kök hücre tedavisidir.
Kök hücre tedavisi ve kadın kısırlığı
Yapılan araştırmalarla, kök hücre tedavisinin menopozu geciktirebileceği ortaya çıktı. Bunun dışında kök hücre tedavisi ile yumurtalıkların yumurta üretme yetisi de arttırılabilmekte.
Fareler üzerinde yapılan deneyler neticesince, kök hücre nakli yapılan kısır farelerin, yeniden yumurta ürettikleri ve yavruladıkları bildirildi.
Bu oldukça önemli bir gelişme olarak kabul edilmektedir. Yumurta hücresinin gelişimi, kök hücre nakli ile daha iyi anlaşılmakta ve gelecekte kısırlık sorunları için büyük bir aşama olacağı düşünülmektedir. Henüz insanlar üzerinde bu deneyin yapılması için birçok araştırma ve deneye ihtiyaç duyuluyor. Ancak, kısa süre içerisinde kadın kısırlığında büyük bir gelişme kaydedileceği düşünülüyor.
Bugüne kadarki geleneksel düşünce şöyle idi; Dişi memelilerin ve insanların, doğumlarından önce
Kök hücre tedavisi ve erkek kısırlığı
Azospermi yani menide sperm mevcut olmaması halinde, günümüzde mikro TESE adı verilen bir yöntemle testislerden sperm elde edilebilir ve mikroenjeksiyon yöntemi ile çocuk sahibi olunabilir. Ancak bu yöntem yalnızca testislerinde sperm olan erkekler için başarı sağlayabilmektedir.
Yapılan araştırmalar, erkek kısırlığı için yapılan tedavilerde kemik iliğinden kullanılabilecek olan kök hücrelerin umut verici ve başarılı sonuçlara imza atabileceğini gösterdi.
Kök hücreler, bütün organ ve dokularda olgun hücrelerin kaynağını oluşturan ve bir başka hücre tipine farklılaşabilen, kendini yenileme özelliği olan hücre tüpleridir. Testis içinde de spermatogonia şeklinde tabir edilen ve spermatojenik serinin en ilkel hücresi olan kök hücreler mevcuttur. Azospermik sorunu olan erkek adaylarda özellikle azosperminin sebebi yapım bozukluğu kaynaklıdır. Bu sebeple de testis içinde kök hücreler de dahil olmak üzere spermatojenik serinin hiçbir hücresi mevcut değildir. Matürasyon arresti denilen oldukça spesifik bir durumda ise speramtojenik seri hücreleri belirli bir aşamaya ulaştıktan sonra olgunlaşmalarını devam ettirmezler. Bu sebeple de olgun sperm hücrelerine dönüşemezler. Spermatid evresinde olan bu duraklamalarda bu hücrelerin vücut dışında yani laboratuvar ortamında olgunlaştırılmaları ya da direkt olarak mikroenejeksiyon için uygulanmaları denenmiştir. Bu denemelerden az sayıda gebelik oranı bildirilmiştir. Ancak bu gebeliklerin kaynağının ne olduğu hakkında tartışmalar halen sürmektedir.
Bu sebeple de artık spermatitlerin döl hücresi olarak kullanılmamaktadır.
Fareler üzerinde yapılan kök hücre nakli deneylerinde, bir vericiden temin edilen kök hücrelerin testis içine transferi ile gebelik gerçekleştirilmiştir. Fareler üzerinde yapılan deneylerde donör kök hücreleri ile sağlanan gebeliklerde yavruların gelişimleri normal bulunmamıştır. Bunun dışında testiküler kök hücre nakli (TKHN) ardından temin edilen embriyoların blastokist evresine ulaştıklarında daha az sayıda hücre ihtiva ettikleri de bildirilmiştir. Bu konuda yapılan çalışmalar sürmektedir.
TESE uygulamasında da sperm tespit edilemeyen azospermik erkeklerde ise kök hücreler bile mevcut değildir. Bu sebeple de kendi kök hücre nakli söz konusu olmamaktadır. Fakat vericiden temin edilen kök hücrelerin testis içine transferi konusunda oldukça ciddi çalışmalar yapılmaktadır.
Yapılan bu araştırmalar ve çalışmalar gelecek için temel yapı taşlarını oluşturmaktadır. Bu çalışmalar sayesinde sperm üretimin tamamlanması için ihtiyaç duyulan hormonlar ve diğer etkenler tespit edilebilecektir. Şu an için bu çalışmalardan anlamlı bir başarı kazanılamaması önemli değildir. Gelecek için ciddi gelişmelere yol açılabileceği düşünülmektedir.
コメント