Ultrasonografinin dokular üzerine kavitasyon yapan etkiler, kavitasyon yapmayan etkileri ve hipertermi (ısı artışı) yolu ile dokular üzerine etkileri olur. Bu etkiler intensiti (yoğunluk), frekans ve mazruziyet sürecine bağlı olarak oluşur.
Ultrasonografide kullanılan bu özellikler sayesinde böbrek taşlarının kırılması, beyin tümörlerinde beyin cerrahisinde ve gebelikte doğum öncesi gebelik takibinde kullanılır. Gebelik takibinde kullanılan prenatal ultrasonografinin kavitasyon ve hipertermi ile dokulara zarar vermeyen intensitesi (yoğunluğu) için [American Institute of Ultrasound in Medicine (AIUM)] en fazla 94 mW.cm-2 olarak tavsiye etmektedir. American College of Obstetricians and Gynecologists (ACOG) ve American College of Radiologists (ACR) dernekleri ki bunlar Amerika'nın saygın kadın doğum ve radyologlarının oluşturduğu derneklerdir, gebelikte kullanılan frekans ve yoğunluktaki ultrasonografinin güvenilir olduğunu ifade etmektedirler. AIUM derneği ise her ne kadar bu iki derneğin bebeklerde şu ana kadar her hangi elle tutulur bir sakatlık veya anomali sapmamış olsalar da dokular üzerine olası olumsuz etki potansiyelleri dolayısı ile gebelikte kullanımını mümkün olan az süre ile sınırlandırılmasını, cinsiyet, 3D veya 4D resimlerinin alınması gibi tıp dışı uygulamaların uzun süreli yapılmasından kaçınılmasını tavsiye etmektedirler. Sonuç olarak şuana kadar gebelikte kullanılan ultrasonografinin bebeklerde sakatlık veya anomali yaptığına dair her hangi bir veri olmayıp dünya çapındaki saygın dernekler gebelik takibindeki faydaları da düşünüldüğünde ultrasonografiyi güvenilir olarak düşünmektedirler. Bazı dernekler ise gebelikte ultrasonografinin sadece tıbbi gerekliliklerle sınırlandırılmasını tavsiye etmektedirler.
Gebelik takibindeki ultrasonografik incelemeler obstetrik ultrasonografi olarak tanımlanır. Günümüzde gelişen teknolojiyle gerçek zamanlı ultrasonografi cihazları kullanılarak, hareket halinde olan fetusun görüntüleri ekrana yansıtılmakta ve fetusun incelenmesi sağlanmaktadır. Fetusun görüntülerinin sağlanması için yüksek frekanslı ses dalgalarından faydalanılır. Bu ses dalgaları transducer adlı bir prob sayesinde üretilir. Prob anne adayının karnıyla temas halinde olan cihazdır. Probun yaydığı ses dalgaları farklı dokulardan, farklı oranlarla ve formlarla yansıyıp transducer’e geri dönmektedir. Böylesine farklı yansımalar bilgisayar tarafından görüntü haline getirilmektedir. Monitörde izlenen bu görüntü ultrasonogram olarak tanımlanır. Bebeğin hareketleri ve fetal kalp atışları bu şekilde monitörden izlenebilir. Böylece bebekte bulunan anormalliklerin ve gelişimin tespit edilmesi mümkün olabilir.
Gebelikte ultrason takvimi nasıldır?
Gebe kalan kadınların bu süreçte belli sayıda ultrason incelemesine girmesine dair bir sayı yoktur. Gebelikte normal olmayan bir durumun varlığında ya da anormalliğin saptanması halinde ultrason incelemesi yapılabilir. Gebeliğin ilk defa teşhis edilmesi de, adet gecikmesini takiben 1-2 hafta içinde gebeliğin varlığını tespit etmek yapılır. Bu aşamadan sonra gebe kadının rutin kontrolleri döneminde ultrasonografi incelemesi yapılabileceği gibi, sadece anomalilerin saptanabileceği 18-20 haftalarda detaylı ultrason, 34 haftada bebeğin pozisyonu ve büyüklüğünü incelemek için ultrason tetkikleri yapılabilir. Her rutin kontrolde ultrason yapılmasının herhangi bir sakıncası da bulunmamaktadır.
Gebelikte yapılan ultrasonografinin bebeğe zararı var mı?
Gebelikte ultrasonografi yönteminin kullanılması yaklaşık olarak 40 yıldır uygulanmaktadır. Bu yöntemde röntgende olduğu gibi iyonize radyasyon kullanılmadığı için fetusun gelişmesinde toksik bir etkiye neden olmamaktadır. Ultrason dalgalarının uzun süre olması halinde dokularda hafifi ısınma olmasına rağmen, bunun insanlar üzerinde zararlı bir etkisi yoktur. Gebelik döneminde yapılan ultrason tetkiklerinin en büyük riski, yeteri kadar tecrübesi olmayan kişiler tarafından yapılan incelemelerdir. Bu kişilerin fetüs üzerinde anomalileri incelemesi son derece sakıncalı sonuçlar doğurmaktadır. Buna engel olmak için gebelik döneminde yapılacak ultrason tetkiklerinin en az bir tanesinin başka bir hekim tarafından yapılması tavsiye edilmektedir.
Ultrasonografinin dokular üzerindeki kavitasyon yapıcı etkileri, kavitasyon yapmayan etkileri ve ısı artışıyla etki yapar. Bunlar yoğunluk, maruziyet ve frekans sürecine bağlı olarak oluşmaktadır. Ultrasonografinin bu özellikleri böbrek taşlarının kırılmasında, beyin cerrahisinde ve hamilelikte gebelik sürecinin takibinde kullanılır. Yapılan araştırmalar gebelik sırasında kullanılan yoğunluk ve frekanstaki ultrasonografinin güvenilir olduğunu ifade etmiştir. Bebeklerde elle tutulur sakatlık ya da anomali tespit edilmemiştir. Ancak yine de uzmanlar ultrasonografinin dokular üzerinde olabilecek olumsuz etkilerini engellemek amacıyla, gebelik döneminde ultrasonografi yönteminin kullanma süresinin gerektiği kadar tutulmasını tavsiye etmektedir. Ultrasonografide 3D ya da 4D resimlerin alınması, cinsiyet gibi keyfi uygulamaların uzun sürede yapılmasını önermemektedir.
Gebelik döneminde kullanılacak ultrasonografi yönteminin sadece ihtiyaç dâhilinde kullanılması, tıbbi gereklilik dışında tercih edilmemesi gerekir. Bunun yanında gebelik süresince ultrasonografi doğru şekilde kullanıldığında, sayısız faydası olabilecek bir uygulamadır. Bu kullanımlar değerlendirecek olursa, aşağıdaki tespitleri rahatça yapılabilir.
Gebelikte ultrasonografinin kullanım amaçları nedir?
Erken dönemde gebeliğin teşhis edilmesi ve değerlendirilmesi: Gebelikte oluşan kese ultrasonografi ile 4,5 haftada tespit edilebilir.
Düşük tehlikesi: Anne adayında erken dönemde kanama riski oluşursa, fetusun canlı olup olmadığı bu yöntemle belirlenebilir. Bebeğin kalp atışları 5-6 haftayla birlikte tespit edilebilir. Anne karnında ölen bebeğin, boş kesenin olması yine ultrasonografi ile tespit edilebilir. Ayrıca mol gebelik ya da dış gebelikte tespit edilebilenler arasındadır.
Gebelik kesesinin ve fetal büyüklüğün değerlendirilmesi: Gebeliğin yaşını belirleyebilmek için fetusun uzunlukları belirlenmelidir. Bu kriterler erken dönemde daha önemlidir. Özellikle adet düzeni yerinde olmayan ya da son adet tarihini hatırlamayan anne adaylarında bu ölçümler gebeliğin hangi haftada olduğunu, ilerleyen dönemlerde yapılan fetüs ölçümleri de bebeğin gelişimi hakkında bilgi verir. Gebelik takibi sırasında değerlendirilen parametreler ise;
Baş popo mesafesi: Gebeliğin 7-13 haftalarında yapılan bir ölçümdür. Bu değer gebeliğin yaşını 3-4 gün hatayla verebilir.
Biparietal çap: Bu değer başın her iki yanındaki parietal kemiklerin arasındaki mesafenin ölçümüdür. Gebeliğin 13 haftasından sonra bu ölçüm yapılabilir. Ancak gebeliğin son dönemlerinde yapılırsa, pek güvenli olmayacaktır.
Femur uzunluğu: Bu ölçüm kalça ve diz arasındaki femur kemiğinin ölçümüdür. Bu kemik insanlardaki en uzun kemiktir. Bu değer bebeğin uzunlamasına gelişimini yansıttığı için önemlidir.
Karın çevresi: Bu ölçüm gebeliğin son dönemlerinde yapılan önemli bir değerdir. Bu değer gebeliğin yaşından çok, fetusun gelişimi ve büyüklüğü hakkında bilgiler vermektedir. Ultrason ile elde edilen değerlerin bir arada değerlendirilmesi nedeniyle fetusun ağırlığı yaklaşık olarak belirlenebilir.
Plasentanın yerinin tespit edilmesi: Yapılan obstetrik ultrasonografi ile plasentalanomalilerin tespit edilmesi sağlanır.
Çoğul gebeliklerin belirlenmesi: Ultrasonografi yöntemi çoğul gebeliklerin belirlenmesine yarar. Bunun yanı sıra bebeklerin pozisyonu, bebekler arasındaki transfüzyon sendromu hastalıklarının belirlenmesi, plasenta ve amniyos keselerinin sayısı gibi etkenlerde ultrasonografi ile belirlenir.
Amniyos sıvısı hastalıkları: Amniyos sıvısındaki azalma ya da artış yine ultrasonografi ile tespit edilebilir. Bu tespitlerde fetüs anomalileri doğru değerlendirilmelidir.
Detaylı ultrasonografi (Fetal anomalileri): Gebelik döneminde 20 haftalık anne adayında yapılacak detaylı ultrasonografi ile fetal anomaliler tespit edilebilir. Bu tetkikler sırasında bebeğe ait hidrosefali, diyafram fıtığı ve iç organlara ait anomaliler tespit edilebilir.
Diğer uygulamalar: Ultrasonografi yöntemi bebeğe ait olan bazı durumların saptanmasında kullanılan tek araçtır. Anne karnında kaybedilen bebeğin tespit edilmesi, bebeğin rahimde duruş pozisyonunun belirlenmesi ve bebeğin iyilik halinin tespit edilmesi ultrason yöntemiyle tanımlanabilir.