Tüp bebek üremeye yardımcı bir tedavidir. Hamile kalma ihtimalini artırmak için dışarıdan yani ilaçlardan yardım alınarak yumurtada büyüme, çoğalma ve olgunlaşma gözlenmesi, spermle döllenmesine yönelik olarak yapılan tüm işlemler için tüp bebek tedavisi adı kullanılır. Doğal yollarla hamile kalamayan hastalar için öncelikle bunun nedeni araştırılmalı ve hemen ardından bulunan sorunun giderilmesi yönünde tedaviler uygulanmalıdır. Eski bazı tekniklerde kaliteli yumurta elde etmek için uygulanan bazı yüksek doz ilaçlar kalitenin aksine sağlıksız yumurtalar elde edilmesine neden olmuştur.
Tüp bebek tedavisinin bir parçası da yumurtalık uyaran hormonlardır. Bu tedavinin ikinci aşamasıdır. Amaç ise; vücudun kendi yumurta üretme yapısını kontrol altına alarak, dışarıdan verilen hormon iğneleriyle yumurtalıkları uyarmak ve yumurta hücresi bulunan keseciklerin (folikül) gelişmesini sağlamaktır. Folikül sayısının gerektiğinden fazla olması ya da olması gerekenden az olması tedaviyi başlı başına etkileyen bir durumdur. Tedaviye başlamadan önceki süreç tüm bu nedenlerden dolayı büyük bir önem arz eder. Hastanın yaşı ve kilosu önceden gördüğü tedaviler de dahil olmak üzere hormon iğnelerinin dozunu belirlemek için bir takım bilgilere ihtiyaç duyulur. Kesecikler büyüdükçe (folikül) kanda östrojen seviyesi artar ve tabi ki yapılan düzenli tetkiklerde hormon iğnelerinin dozu ayarlanır. Bazı durumlarda progesteron hormonu da ölçülmelidir. Testler günlük de günaşırı da yapılabilir. Bir haftayı geçen süreçte en büyük boyuna ulaşmış olan kesecikler çatlatma iğnesi ile olgunlaşma sürecine sokulur ve 2 gün sonunda yumurtalıklar küçük bir operasyonla toplanarak laboratuvara ulaştırılır.
Yalnızca bilmek gereklidir ki ultrasonda görülen foliküllerden yumurta gelme garantisi asla yoktur. Hastaların hepsinde folikül sayısı aynı olmaz. Bazı hastalarımız çok yüksek dozlarda hormon iğneleri kullansalar dahi az sayıda folikül gelişebilir ve gelişenlerden hiç biri yumurta vermeyebilir. Yine tam tersi olarak az dozda hormon iğnesi kullanan hastalarda fazla sayılarda folikül gelişip fazla yumurta oluşumu sağlanabilir.
Genellikle yaşı ilerlemiş hastalarda başta söylediğimiz gibi bir durumun gerçekleşmesi muhtemeldir ve tedaviye başlanırken bu hastalara başarı oranının düşük olduğu söylenmelidir. Yumurtalıkların fazla tepki vermesi fazla büyümesi de sakıncalıdır ki zaten OHSS durumunu meydana getirir. Tüp bebek tedavisinde karşımıza çıkabilecek en ciddi olaydır.
Başınıza gelebilecek bulgulardan bir tanesi ise OHSS’dir. Yani yumurtalıkların aşırı uyarılması. Bu hastalık tedavide yumurta için uyarıcı hormon kullanan bayanlarda daha çok karşılaşılan bir durumdur. Bu hormonlarda gereğinden fazla artış gerçekleşmeye başladığında yumurtalardan salgılanan fazla hormonun etkisiyle hastada bazı yan etkiler görülür buna hiperstimulasyon sendromu denir. 35 yaş altı ve zayıf kadınlarda daha sık görülmektedir.
OHSS olarak da bilinen bu sendrom yumurtalıkların ilaçlarla uyarılması işleminin yapıldığı tüp bebek tedavisinde daha sık görülmektedir. Ayrıca yapay döllenme yöntemini kullanmış hastalarda ve ovulasyon indikasyonu görmüş hastalarda da görülmektedir, buna rağmen hastalık genellikle tüp bebek tedavisi gören hastalarda meydana çıkar. Hayati tehdidi olan bir hastalıktır. Hafif, orta, şiddetli olarak 3’e ayrılır. Hafif seyredenlerde karın şişmesi, kilo alımı, ağrı, bulantı ve kusma görülebilir.
Şiddetli ise karnın aşırı şişmesi, güçlü karın ağrıları, nefes darlığı, kilo alımı, idrar azalması gibi sorunları beraberinde getirir. Eğer tüp bebek tedavisi görüyorsanız küçük de olsa bazı OHSS belirtileri hissedebilirsiniz. Bunlar çoğu zaman günlük hayatı etkilemeyecek şekilde oluşur fakat ciddi belirtileri şu şekilde sıralayabiliriz;
Bulantı ve kusma
Belirgin karın şişliği
Akciğerlerde su birikmesi
Susuz kalma
Kanda pıhtılaşma olma riski
Soluk almada güçlük
Karnın alt bölgesinde şiddetli bir ağrı
Tansiyon düşüklüğü
Problemlerin şiddeti arttıkça bunları, göğüs boşluğunda sıvı birikimi, kan hacminde azalma ve organ yetmezlikleri izler. Hastalığın nedeni hala kesin olarak anlaşılamamıştır fakat en önemli nedenlerinden birinin artış gösteren östradiol seviyesiyle uygulanmış HGC sonrasında hastanın damar geçirgenliğinin artmasıdır. Damar sıvıları böylece dışarı kaçma eğilimi gösterir ve karın boşluğunda birikmeye başlar. Bulguların çok ciddi şekilde yaşanması için üst düzey bir yumurta oluşumu yaşanmalıdır. Yumurtalıklardan ve bazı organlardan üretilen hormonlar kan hücrelerinin geçirgenliğini etkiler, olmaması gereken yerlerde sıvı birikmesinin nedeni de budur. Tüp bebek tedavilerinde PCOS sendromlarında uyarım çok kolay olacağından ilacın dozajı çok önemlidir ve çok dikkatle ayarlanmalıdır. Sık olarak yapılan E2 ölçümlerinin temel amacı ise OHSS’yi engellemektir. Eğer hafif bir OHSS ‘ye sahipseniz uzun dinlenmeler, ağrı kesiciler, bol bol sıvı alımı, sık sık fakat az yeme sizin için yeterli olacaktır.
Eğer şiddetli ve orta düzeyde seyrediyorsa, yatarak tedavi uygulanmalıdır. Vücuda dışarıdan sıvı takviyesi mutlaka yapılmalıdır. Bulantı ve kusmalara doktor kontrolünde verilen ilaç ya da iğnelerle tedavi sağlanmalıdır. Kan pıhtılaşması riskine karşın heparin enjeksiyonu önerilir.
Bir tedavi yöntemi olarak parasentez; karın boşluğundan sıvı alınması işlemidir. Şiddetli seyreden durumlarda en çok fayda sağlayan tedavilerden biridir.
OHSS gebelik durumunda gerçekleşmediyse genellikle 1 hafta içerisinde azalarak kaybolur. Hastamız hamileyse bu belirtiler 2 ve ya 3 hafta gibi bir süreç içerisinde devamlı olarak gözlenir. Bu durum da yine ağır seyretmediği takdirde kendiliğinden kaybolur ve gebeliği olumsuz yönde etkilemez.
OHSS sendromunda olan yumurtalıklar adeta bir sünger gibi hassasiyet içindedirler ve su çekmiş bir sünger gibi büyürler, bu büyüme yumurtalık kapsülünü zorlar ve hasta ağrılardan şikayet etmeye başlar. Aşırı hassas olan yumurtalıklar minicik bir travmadan bile öylesine etkilenirler ki küçük kanamalar meydana getirir ve kendi etrafında dönerek cerrahi işlem gerektiren rahatsızlıklara neden olabilirler.
Engellenmesi için alınacak küçük önlemler vardır. Örneğin yumurta geliştirici ilaçlara ara verilmesi, yine kullanılan çatlatma iğnelerindeki dozun azaltılması, yumurta toplama (OPU) yapılmaması veya yapılıyorsa damar yoluyla hastaya ek özel birtakım sıvılar verilmesi (HSA,HES), yumurta toplandıktan sonraki süreçte embriyo transferi yapılmaması, embriyo transferinin iptal edilmemesi durumunda en azından bu sayının azaltılarak çoğul gebelik riskinin engellenmesi faktörleri sıralanabilir.
Hiperstimulasyon Sendromu, bebek sahibi olmak için tüp bebek tedavisine başvurmuş hastalarda asla panik uyandırmamalıdır. Aksine bu hastalık yumurta sayısının artmasına neden olur ve zaten tüp bebek tedavisinin genel amacı da budur. Tüp bebek tedavisine başlayan hastaların hangisinde OHSS görüleceği maalesef önceden görülebilen bir durum değildir yalnızca hastalık görülmeye başladığı andan itibaren alınan küçük önlemlerle engellenebilen bir hastalıktır.
Genç yaş grubu hastalarda yumurtalıklar daha sağlıklı olduğu için yumurtalıkların hormon iğnelerine vereceği tepki de fazla olabilir. Polikistik Over hastalığı olan bayanlarda yine daha sık görülmektedir. Eğer daha önce geçirilmiş bir OHSS hastalığı varsa tetiklenmesi kolay bir hal almış olabilir. Yani kontrol altında tutulmalı ve doktor kontrolünde hastalığa dikkat edilmelidir ancak söylemek istediğimiz, bu sendromun bebek tedavinize olumsuz herhangi bir durum katmayacağıdır. Belirtilerinize ve belirtilerin şiddetine göre hekiminiz size en uygun tedavi yöntemini uygulayacaktır. Sizlere önerimiz tüp bebek tedavisine başlamadan önce oluşabilecek tüm olumsuz ve olumlu şeylere karşı kendinizi psikolojik olarak hazırlamanız, mutlaka işinde uzman bir doktor tercih etmenizdir. Tedaviye başladığınızda gerekli kontrolleri, özellikle OHSS gibi bir sendroma yakalanmamak için gerçekleştiriniz.
Comments