Miyomlar kadınlarda oldukça yaygın bir sorun olmasına rağmen, genellikle farklı sebeplerle yapılan jinekolojik muayenede belirlenebilir. Miyomlar düz kas ve bağ dokusu içeriği olan iyi huylu kitlelerdir. Rahim duvarı üç tabakadan meydana gelmektedir. En içte bulunan endometrium tabakası adet döngüsü içinde değişimler geçirerek, gebelik olmadığı takdirde adet kanamasıyla birlikte dökülür ve dışarıya atılır. Ortada bulunan miyometrium adındaki kas tabakası ise, rahmin en kalın olan ve istemsiz çalışan düz kaslar içerir. Kaslar, adet kanamasında içeride biriken kanı, doğum sırasında bebek ve plasentanın rahimden atılması için kasılır. Miyomlarda miyometrium tabakasındaki kaslardan köken alarak oluşmuş iyi huylu tümörler olduğu söylenebilir. Ancak içerikleri sadece kas dokusundan oluşmaz. Bunlar bağ dokusuyla birlikte tutulan düz kas hücrelerinden oluşur. Farklı büyüklüklerde olan miyomlar, kadın pelvisinde en fazla rastlanan tümörlerdir. Bu oluşumların en iyi özelliği, iyi huylu olmaları ve kansere dönüşme olasılığının çok düşük olmasıdır.
Kadınların % 75 kadarı kendinde miyom olduğundan bile habersizdir. Ancak kadınlarda yaygın şekilde görüldüğünden, düzenli jinekolojik muayenelerde bunların araştırılması gerekir. Bazı kadınlarda ağrıya sebep olarak, adet kanamalarının artmasına, kabızlığa, idrara çıkmada artışa neden olarak kendini belli eden miyomlar, yerleşim yerine, büyüklüğüne ve sayısına göre farklı etkiler gösterebilirler.
Miyomların gelişme sebebi tam olarak bilinmese de, östrojen hormonunun bunda etkisi olduğu bilinmektedir. Bu nedenle özellikle gebelik döneminde artan östrojen hormonu nedeniyle var olan miyomlarda büyüme, miyomların gelişmesi gibi etkiler yaşanabilir. Gebelikte miyomla ilgili bir olumsuzluğun yaşanmaması için, kadınların gebelik öncesinde jinekolojik muayeneden geçerek miyomlar açısından değerlendirilmesinde fayda vardır. Kadınların gebe kalmasını azda olsa engelleyebilen miyomlar, özellikle gebelik döneminde daha ciddi sorunlara neden olabilir. Anne adayında düşük tehlikesi yaratabilir, erken doğum tehdidi, plasentanın erken ayrılması, bebeğin anne karnındaki pozisyonunu bile etkileyebilir. Ayrıca doğumla ilgili riskler taşıyabilir. Anne adayının sezaryenle doğum yapmasına neden olabilir. Bu nedenle miyomlar gebelikte ciddiye alınmalı ve takibi yapılmalıdır. Miyomların komplikasyonlarından korunmak için, bilinen en kesin ve garantili şekilde tedavi edilmesi ve ameliyatla çıkarılması gerekir.
Gebelikte Miyomların Ortaya Çıkardığı Riskler Nelerdir?
Gebelik döneminde miyomların etkisiyle ortaya çıkan riskler, miyomların rahimde yerleşmiş olduğu bölgeye, miyomların büyüklüğüne ve sayısına bağlı olarak değişir. Submüköz ve intramural yerleşimde olan miyomlar gebe kadınlarda tekrarlayan düşüklere neden olduğu gibi, gebelik sırasında erken doğum tehdidi oluşturabilir. Ayrıca gebelikte fetusun normal kabul edilen yerleşimi baş aşağı gibi değil, anormal şekilde pozisyon almasına neden olabilir, plasentanın erken ayrılmasına ve uterusun kasılmasını önleyerek, doğumdan sonra kadında kanamaya sebep olabilir. Bu risklerin meydana gelme olasılığı bulunduğundan, anne adayının sezaryen doğum yapması söz konusu olabilir.
Miyomların gelişimi için östrojen hormonunun etkisi bilindiğinden, gebelikte bu hormonun artışı söz konusu olduğundan miyomlar büyüme eğilimi gösterirler. Tanı konan miyomların 6 cm den büyük olması halinde, bu risk daha fazla olur.
Gebelik döneminde miyomların hızla büyüme göstermesi nedeniyle, beslenmelerinde aksaklık olduğu zaman miyomda dejenerasyon meydana gelebilir. Bunun olduğu gebe kadınlarda karın bölgesinde şiddetli ağrı olabilir. Bu ağrı özellikle miyomun olduğu bölgede etkili olur. Anne adayları bu tür ağrıları genellikle erken doğum, apandisit, plasentanın erken ayrılması gibi durumlarla karıştırabileceğinden, biraz daha dikkatli olunmalıdır. Özellikle miyom dejenerasyonunun daha fazla görüldüğü 20. ve 22. haftalarında hassas davranılmalıdır. Bu ağrılar doğumun başlamasına bile neden olabilir.
Gebelikten Önce Miyom Tanısı Konulduğunda Ne Yapılmalıdır?
Anne adaylarına gebelik döneminde en fazla sorun çıkaracak olan miyomlar, submüköz yerleşimli olanlardır. Bu nedenle gebelikten önce bu yerleşimli miyomların belirlenmesi halinde, miyomların uygun tedavi yapılarak çıkarılması gerekir. Bunun için açık cerrahi tercih edilebileceği gibi, vajinal yoldan histeroskopi yapılabilir. Miyomların çıkarılması için yapılan operasyonlar bazen ameliyattan sonra yapışıklıklara ve tüplerde tıkanıklığa neden olabilir. Bu açıdan gebelikten önce miyom tanısı yapıldığında, bunların çıkarılması için tercih edilen yöntemin seçimine özen gösterilmelidir. Miyomlardan subseröz ve intramural yerleşimde olanlardan kanama ya da diğer belirtilere neden olanların, büyük boyda olanların mutlaka çıkarılması tavsiye edilir.
Kadınlar özellikle daha önceki gebeliklerinde miyomlara bağlı olduğu düşünülen bir sorun yaşamış iseler, yeni gebeliklerinden önce var olan miyomların çıkarılması gerekir. Özellikle erken doğum ya da düşük gibi sorun yaşamış kadınlar, gebeliklerinde takip altında olmalıdır.
Gebelik Döneminde Miyom Tanısı Konulduğunda Ne Yapılmalıdır?
Anne adaylarında gebelikten önce miyomlarının tespit edilememesi durumunda, gebelik döneminde de takip edilmelidir. Çünkü östrojen hormonunun bu dönemde artış göstermesi nedeniyle, miyomlarda büyüme söz konusu olabilir. Gebelik döneminde anne adayına miyom tanısı konulduğunda, gebelik süresince anne adayının yakından takip edilmesi gerekir. Kadının hissedeceği her türlü karın ağrısını mutlaka doktoruna bildirmelidir. Bu dönemde miyom nedeniyle oluşabilecek sorunlarda anne adayı ve bebeğin zarar görmemesi için, daha duyarlı olunmalıdır.
Gebelik döneminde miyom nedeniyle oluşabilecek sorunların başında, miyom dejenerasyonu gelmektedir. Bu gebelikte miyomu olan anne adaylarında yaklaşık % 10 oranında oluşur. Bunun en önemli göstergesi, karında ağrı olmasıdır. Özellikle miyomun olduğu bölgede daha belirgin bir ağrı meydana gelir. Bu durumda anne adayının ağrısının diğer nedenleri araştırılarak, uygun tedavi yoluna başvurulur. Ağrı, erken doğum tehdidi, plasentanın erken ayrılması, apandisit gibi sebeplerden kaynaklanmıyor, miyoma bağlı olduğu düşünülüyorsa, ağrı kesici ilaçlarla tedavi yoluna gidilebilir. Bu durumda anne adayına uygulanacak sıcak ve soğuk uygulamada ağrının giderilmesinde faydalı olabilir.
Devam Eden Gebeliklerde Miyom Çıkarma Ameliyatı Yapılır mı?
Anne adaylarının devam eden gebeliğinde, miyom çıkarılmasına çok nadir başvurulur. Miyomun bulunduğu konum itibarıyla doğum kanalını tıkaması ya da rahmin kasılmasını engelleyici ve doğum eyleminin yavaşlamasına neden olabilecek miyomun olması halinde, gebe kadının sezaryenle doğum yapması gerekecektir. Sezaryen sırasında, rahimde olan miyomun rahmin alt tarafını kapattığı görülürse, sezaryen her zaman rutin yapıldığı şekilde yatay kesiyle değil, rahmin insizyonu yani rahmin dikey kesi yapılarak bebeğin çıkarılması yoluna gidilir.
Gebelikten önce miyom çıkarma ameliyatı geçirmiş olan her anne adayında özellikle şiddetli ağrı ve diğer ciddi belirtilerin olması durumunda, oldukça düşük bir olasılık olsa da uterus rüptürü yani rahmin yırtılması olduğu değerlendirilmelidir.
Sezaryenle Doğumda Miyom Çıkarılması Yapılır mı?
Gebelikte miyom tespiti yapılan anne adaylarının sezaryenle olan doğumu sırasında miyomun çıkarılması halinde, anne adayında aşırı kanamaya neden olabileceği için fazla tercih edilmemektedir. Ancak sezaryen sırasında bebeğin çıkarılmış olduğu kesiye yakın olan miyomlar, sezaryen yapılırken çıkarılabilir.
Daha Önceden Miyomektomi Ameliyatı Geçirmiş Olan Anne Adaylarının Doğum Şekli Nasıl Olmalıdır?
Anne adayında daha önceden uygulanmış olan miyomektomi ameliyatı sırasında rahminin iç tabakasının zarar görmüş olabileceği ve bu nedenle normal doğum sırasındaki rahim kasılmalarında rahmin yırtılma riski olacağından, doğumun sezaryenle olması daha uygun olur. Diğer anne adayları için normal doğum tercih edilebilir. Fakat doğumda olabilecek aksiliklerde ve rahmin yırtılma riskinin bulunması halinde her an için doğumun sezaryene dönebileceği unutulmamalıdır.
Commenti