top of page

Düşük Tehdidi ve Düşük Riski Nedir?


Hamileliğin 20. gebelik haftasından önce sonlanması düşük olarak kabul edilir. 20. hafta sonrası gebelik sonlanırsa bu durum erken doğumdur. Düşük gerçekleşmeden emarelerinin görülmesi durumuysa düşük tehdidi veya düşük riski olarak adlandırılır. Genellikle vajinal kanama sonrası gebeler bu tanıyı alırlar. Ancak bazen hiçbir kanama olmadan rutin kontrol sırasında ultrasonografide kanama alanı görülebilir. Bu durumda da gebeye düşük tehdidi tanısı konur ve gerekli önlemler alınır.


Hamile kalan kadınların %25’ i klinik olarak saptanabilen düşük yaşarlar. Ancak tüm gebeliklerin % 50 si ilk üç ayda kaybedilir ve bunların bir çoğu tespit edilmeden gerçekleşir.  Hamile kadınların yaklaşık % 40’ında düşük riski oluşur. Çoğul gebeliklerde bu risk artış gösterir. Tedavi ile gerçekleşen gebeliklerde yeterli destek tedavi uygulandığı için bu riskin daha fazla olduğu kabul edilmez. Gerçekleşen düşüklerin çoğunda ana neden genetik sebeplerdir. Yani genetik yapısı bozuk olan gebelik mahsulü ilk üç aydaki kalite kontrol mekanizmalarından geçemez ve düşükle sonuçlanır. İleri yaş gebelerinde genetik yapı bozukluğu olan embriyo gelişimi daha fazladır. İleri yaş gebeliklerindeki düşük riskinin fazla olmasındaki ana neden de budur.


Düşük riski kaçıncı aya kadar devam eder?

Düşük tehdidi olan gebeler sıkı gözlem altında tutulurlar. Bazen haftalık kontrollerle gebelik kesesi ve fetus kalp atımları izlenir. Bazen de rahim boynu (collum) uzunluğu ölçülerek düşük riski gözlenir. Genellikle ilk üç ay içerisinde yani 12 haftanın bitimiyle işler normale dönse de bazen riski oluşturan patoloji (örneğin tedavi edilmeyen idrar yolu enfeksiyonları) ortadan kalkana kadar devam edebilir.


Düşük sebepleri nelerdir? Nasıl engellenebilir?

Düşükler tanım olarak ilk 20 haftada sonlanan gebelikler olarak tanımlansa da, genellikle ilk üç ay, yani ilk 12 haftalık periyotta gerçekleşir. 12 hafta öncesi ve 12 hafta sonrası gerçekleşen düşüklerin sebepleri birbirinden farklılıklar gösterir.


Erken dönemdeki en önemli neden genetik sebeplerdir. Tüm düşüklerin yaklaşık % 70’ i bu nedenlerle gerçekleşir. Kromozom anomalileri ya da tek bir gene ait bozukluklar da düşüklere sebep olabilir. İleri yaş risk faktörüdür. Daha önce kromozom anomalili doğum öyküsü veya bilinen bir genetik hastalığın taşıyıcıları da riskli gruptadır.


Düşük nedenlerinin ikinci sırası anne adayının rahiminin doğuştan şekil bozukluklarıdır. Müllerian Anomaliler denen bu şekil bozukluklarında rahim (uterus)  içindeki boşluk yeterli değildir. Üçgen şeklinde olması gereken rahim içi boşluk kalp şeklinde veya ortadan bir perdeyle (septum) tamamen ikiye ayrılmış şekildedir. Gebelik oluşsa bile hızla büyüyen gebelik kesesi yeterli olmayan rahim içi boşluğa sığamaz ve düşük gerçekleşir. Bu tür anatomik bozukluklar genellikle tekrarlayan gebelik kayıplarıyla karşımıza çıkar. Fiberoptik kamera sistemlerinin tıpta kullanımının yaygınlaşmasıyla bu tür problemler kolaylıkla aşılabilir hale gelmiştir. Histeroskopi denen ve rahim içini gözlemeye yarayan sistemle yapılan operasyonlar Müllerian Anomalilerin tedavisinde altın standart olmuştur. Sonuçlar çok yüz güldürücüdür.


Erken dönemdeki diğer bir neden de gebenin pıhtılaşma mekanizmalarındaki bozukluklardır. Bunların bir çoğu tespit edilebilir ve önceden düşük öyküsü olan gebelerde yapılan testlerle ortaya konabilir. Tedavisi kan sulandırıcı iğnelerin riskli dönem boyunca kullanımıdır.


Erken dönem enfeksiyonlar, radyasyona maruziyet, çevresel faktörler ve aşırı stres düşüklere sebep olabilir. Geç dönemde izlenen kayıplarda ise sebep rahim ağzı yetmezliği olabilir.


Düşük tehdidi yaşayan hastalara yatak istirahati önerilir. Tıbbi olarak kanıtlanmış olmasa da istirahat ediyor olmak, gebeyi psikolojik olarak rahatlatacaktır. Bunun dışında rahimin kasılmasını engelleyici medikal tedavi seçenekleri mevcut olsa da, genetik bozukluklara bağlı olan düşüklerde olduğu gibi bazı durumlarda sonucun önüne geçmek imkansızdır.


Gebelikte rahim ağzına dikişin anlamı nedir, hangi durumlarda yapılır?

Rahim ağzının normal yapısı sıkı ve doğuma kadar rahimin açılmasına engel olucu tarzdadır. Bazen bu yapının gevşek olduğu ve olması gerekenden kısa olduğu izlenir. Bu da genellikle 16. haftadan sonra görülen gebelik kayıplarına sebep olabilir. Bebek sağlıklıdır, ancak içinde bulunduğu yapı onu tutamayıp bir nevi dışarıya kayıp gitmesine yol açar. Bu durum eğer erken anlaşılırsa rahim ağzının dikilmesiyle (serklaj) tedavi edilebilir. Eğer bir önceki gebelik böyle sonlanmışsa, gebeliğin 13. haftasında yapılacak serklaj hayat kurtarıcı olacaktır.


Serklajın başarısı, yapıldığı haftaya ve acil olarak mı yoksa önlem olarak mı yapıldığına bağlıdır. Önlem olarak yapılan serklajın başarısı yüksektir. Acil yapılan serklajlar eğer rahim ağzı uzunluğu çok kısalmadan ve amnion sıvısı gelmeden yapılırsa başarılı olmaktadır.

Comments


bottom of page